10 Temmuz 2012 Salı

Evrenin Çizgi Tarihi 2 - Larry Gonick

Heyecanla Beklenen 2.Kitap Çıktı. Kaçırmayın.


İnsanoğlu için hazırlanmış harika bir deli dahi ürünü.
Richard Gere


Muhteşem çizimlerle bezeli bir zeka ürünü. Evrenin Çizgi Tarihi 2, gülmeyi ve öğrenmeyi seven herkese hitap ediyor.
Lynn Johnston


Birinci kitap gibi Evrenin Çizgi Tarihi 2 de harika bir kitap. Dünyaya gerçekçi bakışıyla etkileyici ve çarpıcı.
Carl Sagan


Larry Gonick, espri anlayışı için Oscar'a, tarih anlayışı için ise Pulitzer'e layık.
Richard Saul Wurman


Evrenin Çizgi Tarihi 2, Amerikalı karikatürist, profesör ve matematikçi Larry Gonick tarafından yazılan ve çizilen, evrenin oluşumundan günümüze kadarki tarihini siyah-beyaz karikatürlerle anlatan kitaplar serisinin ikincisidir. Seride yer alan her kitap, dünya tarihinin belli bir dönemini kronolojik sıralamaya sadık kalarak ele almaktadır. Birinci kitabın ilk bölümünde yapımını henüz tamamlamış olduğu zaman makinesini harekete geçirmek için tarihi bir kitaptan bölümler okurken gördüğümüz ve çizimi Einstein'ı andıran profesör, Gonick'in kendisini temsil etmektedir. Yazar, kitap boyunca devam eden zaman yolculuğunda bilimsel ve antropolojik verilere dayanan tarihsel olayların izini sürer ancak sunum tarzı asla bir ders kitabı gibi değildir. Gonick, anlatmakta olduğu hikayeleri geçmişe damga vurmuş tarihi kişilikler, kanlı anekdotlar ve sıradışı detaylarla canlandırarak renklendirir. Yazarın ilginç üslubu ve olağanüstü mizah anlayışı neredeyse okumakta olduğumuz kitabın aslında bir tarih kitabı olduğunu tamamen unutturup, sürükleyici bir maceranın anlatıldığı bir çizgi roman okuduğumuzu zannettirecek kadar başarılıdır.


Evrenin Çizgi Tarihi serisi Portekizce, Yunanca ve Lehçe de dahil olmak üzere farklı dillere çevrilmiş ve yayınlandığı günden beri birçok ödül kazanmıştır. Halen New York Üniversitesi, Yale Üniversitesi ve Kolombiya Üniversitesi gibi prestijli üniversitelerde öğrencilere tavsiye edilen veya müfredatta yer alan bu serinin ikinci kitabı Çin'in ilk baharı'ndan başlayarak Roma'nın çöküşüyle sona ermektedir.

Kimse Bu 33 Süâle Cevâb Veremedi - Servet Aydemir

İbretlik bir zıvanadan çıkış hikayesi


Bu romanda farklı zamanlarda yaşanmalarına rağmen birbirlerine karışarak akıp giden hayat hikâyelerine kapılacak, içindekilerle birlikte sürüklenerek heyecan dolu bir yolculuk yapacaksınız. Yol boyunca Türkiye’deki “İslamî Kesim”in son yıllardaki değişim-dönüşüm yolculuğundan çarpıcı manzaralar seyredecek, çetin süâllerle karşılaşacak ve aslında olan bitenlerin birçoğumuzun hikâyesi olduğunu hissedeceksiniz. İnanılmaz olayların birleşerek görkemli bir şelaleye dönüşüp, gerçeklik denizine çağıldayarak kavuştuğu noktada karşılaşacağınız olağanüstü manzara ise sizi büyük bir hayrete düşürecek ve romanı tekrar okumak isteyeceksiniz…
                                                                              * * *
Saffet siyaset konusunda şunu iyice anlamıştı ki; insanların derdi siyasetin kirli olması falan değil, o kirli siyasetten kendilerine düşen payın ne olacağı idi! Bu durum sadece siyasete de has değildi, aynısını her alanda görmek mümkündü.  

Kısacası; bu insanların asıl derdi “Fâsık-ı Mahrum” olmalarıydı Saffet’e göre: Yani, günah işlemek istedikleri halde buna imkân bulamamalarıydı esas meseleleri. Alttan alta şikâyetlendikleri şey de buydu ne yazık ki…

* * * 

Bazen kendisini suçluluk duygusuna kapılır gibi hissediyordu Veli Himmet: Manevi iç âlemindeki hocası, o yeri hiç değişmez sandığı “gönül sultanı”, uzun yıllardır oturduğu ve başkasına kaptırmak şöyle dursun; rakip olabilecek adayların bile hiçbir zaman meydana çıkamadığı; çıkmasının akla hayale dahi gelmediği o “gönül tahtını” başkasına kaptırmıştı! Hem de daha birkaç ay öncesine kadar varlığından bile haberdar olmadığı, İbrahim denilen şu garip adama! Üstelik tahtın yeni sahibinin “zirveye oynamak” gibi bir hevesi de gayreti de yok gibiydi. Hiç de koltuk sevdalısı biri değildi, tam aksine; ilk zamanlar Veli Himmet’ten kaçarcasına uzak durmuştu. Ayrıca bu yeni gönül sultanı, halefinden çok daha genç ve tuhaftı! Nezaketi elden bırakmadığı gibi gerektiğinde sözünü de esirgemeyen, kimseye eyvallahı olmayan gezgin bir derviş gibiydi. Bu halleriyle onda daha çok bir Şems-i Tebrizî havası vardı… Öte yandan, kimselerin bilmediği başka bir hal daha vardı: Veli Himmet kimselere söylemese de, hatta kendine de pek itiraf etmese de; kendisini o Şems’in karşısındaki Mevlana yerine çoktan koymuştu bile…

10 Ocak 2012 Salı

İlk siz görün istedik

Zaman Gezginleri - Kerim ile Sibel

Çapraz Oyun’un yazarından yine soluk soluğa bir serüven.
“Zaman Gezginleri”
 
Günlerden 5 Mayıs 2009 Salı
Ortaköy – Istanbul saat 22.15

“Barmenin önüne koyduğu buğulu bardağa uzandı, tam içkisinden ilk yudumunu alacaktı ki kapıdan giren o genç kadını gördü.

Güzel, çekici, egzotik, baştan çıkartıcı…

Aklına gelen hiçbir sıfat gördüklerini tarif etmeye yetmiyordu. Kendinden emin, sakin bir yüz. İnce hatlı bir burun, olağanüstü derin bakan kapkara gözler, kadınsı davetinin farkında olmayan çocuksu dudaklar. Minnacık kulaklarını örtmeyen kısacık saçlar ve sol yanağındaki küçük siyah bir ben.”

Her  şey bir anda olur aslında. Sonsuzluk o anın içindedir sanki.
Sonlu bir hayata sonsuz bir aşk sığar mı?
Zaman bir yanılsama, aşk tekinsiz bir oyun mudur?
Aşk ve hayal, zamanı ve gerçeği aşabilir mi?
Yanıtları bilmiyorsanız okuyun.
Bildiğinizi sanıyorsanız, yine okuyun.

Şaşırabilirsiniz!

5 Ocak 2012 Perşembe

2012'nin ilk yazısı

Yeni seneye başladık ve hatta ilk haftasını bitirmek üzereyiz.
Biz yepyeni bir kitabın yoğun çalışması içerisindeyken blog yazılarımızı ihmal ettiğimizi fark ettik.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Hediye kitapların gönderimi başladı. Sanırım hafta başında elinizde olacaktır.
Birkaç katılımcımızdan şöyle uyarılar aldık:
Yorum yazmaya çalışıyorum ama kabul etmiyor.
Ben yazı yazmak istesem nasıl yayınlanacak? gibi.
Bu sebeple birkaç açıklama ile soru işaretlerini ortadan kaldıralım istiyoruz.
Blog yazılarının altında yorum ekleyebileceğiniz bir alan var. Ama öncelikle yazının tamamını tıklayıp çağırmanız gerekiyor.Yorum yazabileceğiniz alana arzu ettiğinizi yazabiliyorsunuz. Yazılan yorumun bloga iletilebilmesi için önemli bir ayrıntı var.Bloga üye olmanız gerekiyor. Üye değilseniz yorum kabul edilmiyor.
Eğer yazmış olduğunuz yazının blogda yayınlanmasını arzu ediyorsanız  info@derinkitap.com adresine yazınızı göndermeniz yeterli.Yazınız en kısa zamanda bloga eklenecektir.
Blogda yazmanızı çok arzu ediyoruz.
Neleri okuduğunuzu, neleri takip ettiğinizi merak ediyoruz açıkcası. Çünkü, biz de beğeninize sunacağımız kitapları seçerken sizlerin tercihlerinizi dikkate alacağız.
Blog katılımcılarının aralarındaki paylaşımı önemsiyoruz. Çünkü, büyük bir kitap sever ailesi olmayı arzuluyoruz. Biz kitapları çok seviyoruz. Sizlerin de sevdiğinizi biliyoruz. Ve kitapları çok sevdiğiniz için sizleri kutluyoruz. Sevmeye devam edin ve sevdirin diyoruz.
Görüşmek üzere.