27 Aralık 2011 Salı

Boş Yatak - David Ellis

Normal davran, bu her ne demekse artık. Normal, yani herkes gibi onlardan farklı değil. Bir ucube gibi hiç değil, parktaki herhangi biri gibi...
Haziran ayında fevkalade bir hafta sonuydu. Güneş öyle parlaktı ki etrafı görebilmek için gözlerinizi kısmak zorunda kalıyordunuz. Hava ise o kadar ılık ve hafifti ki hissetmiyordunuz bile. Bu güzel günün aksine çocuk bahçesinden gelen uğultu tam bir cur­cunaydı. Çocukların tiz çığlıkları, mızıldanmaları; onlara, azarlayan ses tonuyla bağıran ebeveynler; sürekli hareket eden oyuncaklar, bu neşe dolu parkı döndüren dişliler gibiydi.
Audrey, ona böyle diyorlardı. Dünya zalimleşmeden önce; onu, saflığını, su katılmamış masumiyetini izlemek benim için bir zevk...
Bazen kendimi onun gibi hissediyorum. Hâlâ bir çocuk gibi. Yetişkin birinin bedeninde hapsolmuş bir çocuk gibi...
Pembe bir tulum giyen Audrey’in başında puanti­yeli bir bone vardı. Ellerinde topladığı kumun par­maklarının arasından akıp gidişini hayretle izlerken kaldırdığı kaşlarının üzerinde alnı kırışıyordu.

Sammy ve Jason çocukluk arkadaşıdır. Sammy’nin üç yaşındaki kız kardeşi bir gece yatağından kaçırılır. Hayat yıllar sonra iki arkadaşı bir araya getirir. Avukat Jason’ın bir zamanlar, “en iyi arkadaşım” dediği Sammy bir yanda, diğer yanda gerçek erkek kardeşi Pete’in başı beladadır. Geçmişte her ikisine karşı da sorumsuz davranan Jason’a olanları değil de olacakları değiştirebileceği ikinci bir şans verilmiştir. Pete’i kurtarmak için Sammy’den vaz mi geçecektir ya da Sammy’yi kurtarmak için Pete’den?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.